Friday, April 18, 2014

Yok, Ben O Kadar Fedakar Değilim



yok ben o kadar fedakar degilim 1




Bizim kuşaktaki anne babaların kendilerini unuturcasına, feda edercesine gayretlerine bakıp soruyorum ve hep benzer cevabı alıyorum, "çocuğum için, her şeyi onun için yapıyorum"..Ne çok emek vermesi gerekiyor, ne çok sıkıntıya katlanması, neler neler yapması gerekiyor şu bizim kuşağın "çocukları" için?

Kredisi yeni biten evden hemen bir büyüğüne taşınmak gerekiyor mesela, sitelerden sitelere, villalardan villalara taşınmak gerekiyor ve yüzyıllarca sürecek konut kredileri artık neredeyse birbirleriyle kapatılıyor..Karşılığında, her gün daha da esneyen şu "esnek çalışma saatleri" sonucunda, o güzel evlerde çocukları sadece gece uyurken odalarında uzaktan seyredebiliyorlar..Oysa bir çocuk için en güzel yuva, anne baba sevgisini doyasıya içlerine çekebildikleri o sıcak kucaklar değil miydi eskiden?

Arabaların kasaları değişiyor, modelleri değişiyor, gittikçe daha yüksek, daha büyük arazi araçlarına dönüşüyorlar ve bunları kovalamak, iş yerindeki arkadaşınkinden daha "iyi" bir arabaya sahip olabilmek gerekiyor yine sadece "çocuğumuz" için..Daha çok da benzin almalıyız tabii, egzoz dumanımızla havayı ve doğayı kirletmeyi de ihmal etmeden, ve dünyadaki son damlayı bitirmeden gitmemeliyiz buralardan ki, "çocuğumuz için" iyi bir gelecek olsun..."İyi hayat" zaten "motor hacmi" demek değil mi artık? Ayakkabısı delik çocuklardan hiç haberdar etmediğimiz çocuğumuzu pamuklar arasında, bulutlar arasında seyahat ettirip, onun "yürek hacmi"ne hiç yatırım yapmamak değil mi?   Karşılığında, direksiyon başında, yemek masasında, hatta tuvalette dahi hiç irtibatı kesilmeyen o iş yerlerine, o işlere harcanan ama asla yeterli gelmeyen akıllar var, yetenekler var, ruhlar var...Oysa bir çocuk için en güzel seyahat, babasının ensesinden aşağı sarkıttığı bacaklarını göğsüne kahkahalarla vurduğu bir akşamüstü gezintisi değil miydi eskiden?

Yurt dışındaki en yeni markalar burada artık, tüm aile Barbie'ler gibi birbiri ile uyumlu, çeşit çeşit giyinmeli ve nasılsa kredi kartı ile ödeneceğinden etiketine bile bakmadan sepetlere doldurulmalı mağazalarda göze takılan her şey..Sadece anne baba değil çocuklar da bir giydiğini bir daha giymemeli bu devirde, "bir giydiği" bile olmayan hemen yan mahalledeki tüm o mülteci çocuklara inat.. Karşılığında, maliyetinin düşüklüğü ve yönetiminin kolaylığı sebebi ile "kullan at personel" modelini benimseyen iş yerlerindeki yetkin değil ama kurnaz yöneticilerin maliyetleri aşağı, daha da aşağı çekebilmek için her gün bir yenisi ile uyandıkları projelere onlar kadar gönülden inanmak, ama onlardan fazla çalışmak gerekiyor..Bu projelerde çalışırken de çocuğun ilk konuşmasını, ilk adımını, ilk şiirini, ilk gösterisini, son şarkısını hep kaçırmak, hep ıskalamak.. Oysa bir çocuk için en güzel giysi, uyuyakaldığı misafirlikten dönüşte üşümesin diye üstüne örtülen o mis kokulu anne hırkası değil miydi eskiden?

Çocuklar için katlanılan lüks restoranların "sabahtan akşama" açık büfe brunchları, "her şey dahil" tatil köyleri,  "her şey bir arada" alışveriş merkezleri, "her şey paralı" özel okulları...Karşılığında "sabahtan gece yarısına" "her şey dahil" karmakarışık görev tanımları ile çalışılan, özel hayata izin vermeyen bir çalışma düzeni; hedef ve performansların siz yaklaştıkça daha da yükseğe çıktığı amansız bir yarış ve birbirlerini televizyon karşısında uyuklarkenki hali dışında hatırlayamayan aile fertleri; "iyi hayat" uğruna altında ezildikleri krediler ve borçlar sebebi ile artık çıkacak sesi bile kalmadığından, hafta sonlarını da evdeki bilgisayarda iş yerinde yarım kalan işlerini tamamlamaya çalışmakla geçiren anne babalar....

Hepsi de çocuklar için mi gerçekten? Yoksa arkadaşlara anlatmak için mi çıkılan o tatiller, akrabalardan geri kalmamak için mi seçilen o özel okullar, komşular için mi sık sık değiştirilen o koltuk takımları? İnanıyorum çocuklar içindir mutlaka çocuklar için, çocuklar da değişmiş besbelli. Daha çok çalışmak gerekiyor, çocuğa her istediğini vermek..Ben mi? Yok, ben o kadar fedakar değilim..


No comments:

Post a Comment