Zeytinburnu’nda kahvaltı edilecek yer aranırken ilk önce Neyhane’nin adı geçti. Daha sonra Nağmedar dendi. Ve yola çıkıldı. Nedense aklımda salaş bir kahve imajı oluşuvermişti. Taburelerin olduğu, çay içip, getirdiğimiz erzakları yiyebileceğimiz… Merkezefendi Cami ve Mezarlığı’na geldiğimizde şaşırmadım değil. Hele Abdulbaki Paşa Kütüphanesi (Nağmedar) tabelasını okuyunca daha çok şaşırdım. Bu arada Neyhane’nin Nağmedar’ın eski adı olduğunu da öğrendim. Küçük bir yapıydı ve bahçesindeki birkaç mezarı geçerek içeri girdik.
Biz kahvaltı ederken yan tarafta bir müzik gurubunun da kahvaltı ettiğini farkettik. Biraz sonra müzik ziyafetiyle günümüz taçlanacaktı. Bu topluluğun adı Gülzar Musiki Topluluğu ve her cumartesi günü burada oluyorlarmış. Bunun dışında başka musiki aktiviteler de internetten takip edilebiliyormuş. Ücretsiz çay, ücretsiz bir konser, huzurlu bir ortamda bulunmak gerçekten çok hoş. Hele de bizim gibi Merkezefendi’de yatan yakınlarınız varsa gelmek için daha bir istekli olacaksınız eminim.
Bu arada internette Abdulbaki Paşa’nın zamanın Maraş Valisi olduğunu okurken, girişteki bilgi levhasında bambaşka şeyler yazdığını farkettim. İşte binanın yapım nedeni ve Abdülbaki Paşa’nın inişli çıkışlı hayatı hakkında bilgi;
“Merkezefendi Darulkurrası
İslam geleneğinde, Kur’an kıraatı ve Arapça öğretilen, hafız yetiştirilen medrese bölümlerine Darulkurra denirdi. Merkezefendi Darulkurrası 1608’de Abdulbaki Paşa tarafından, Mimarbaşı Sedefkar Mehmed Ağa’ya yaptırılmıştır.
1565’de Edirne’de doğan Abdulbaki Paşa, Yeniçeri Ocağı’nda yetişti. 1614’te başdefterdar, sonra Bosna Valisi, 1621’de tekrar başdefterdar oldu. Genç Osman vakasında işten el çektiyse de, konağı yağma edilerek Cezayir’e sürgüne gönderildi. 1624’te vezirlik payesiyle üçüncü defa başdeftardar oldu. 1625’te Abaza Mehmet Paşa isyanını bastırmak için çıkılan Anadolu seferinde ordu merkezi Tokat’ta vefat etti. Cenazesi İstanbul’a getirilip buraya defnedildi. Baki Paşa’nın nüktedan bir kişiliği vardı. …….”
Binayı yapan ve Mimar Sinan’ın da öğrencisi olan Sedefkar Mehmed Ağa ve binanın yapısı hakkında bilgi gidildiğinde kapıdaki levhadan edinilebilir. Ama bir paragrafı eklemeden edemedim:
“… Girişin üzerindeki levhada sülüs hatla “Selamun aleyküm tıbtum fedhuluha halidin” (sene) 1027 yazılıdır : “Size selam olsun. Tertemiz oldunuz.Haydi ebedi kalmak üzere buraya girin.” (Zümer suresi 73.ayet)
No comments:
Post a Comment